6 Kasım 2022 Pazar
Eskişehir Odunpazarı Belediyesi ve Tekin Yayınevi tarafından 1983 yılında yaşamını yitiren gazeteci ve yazar Doğan Avcıoğlu’nun ‘ismini yaşatmak’, ‘yarınlara taşımak’ için sosyal bilimler alanında gerçekleştirilen ‘Doğan Avcıoğlu Ödülleri’, düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Ödül töreninin öncesinde gerçekleşen panelde Doğan Avcıoğlu ve fikirleri konuşuldu.
Eskişehir Odunpazarı Belediyesi ve Tekin Yayınevi, kurucusu ve yazarı olduğu Yön ve Devrim dergileriyle aydın hareketinin öncüsü ve yürütücüsü olan Doğan Avcıoğlu için sosyal bilimler alanında “Doğan Avcıoğlu Ödülleri” düzenledi. Doğan Avcıoğlu’nun adını, eserlerini ve dünya görüşünü yaşatmak; yarına taşımak, genç nesillerle tanıştırmak amacıyla düzenlenen ödülün seçici kurulunda Altan Öymen, Barış Zeren, Behlül Özkan, Cangül Örnek, Deniz Hakyemez, Elif Akkaya, Gamze Yücesan Özdemir, Merdan Yanardağ, Okan İrtem, Orhan Gökdemir, Özge İzdeş Terkoğlu, Tolga Gürakar ve Uluç Gürkan yer aldı. Bu yıl ilki gerçekleştirilen ödülün, ‘Onur Ödülü’ Prof. Dr. Bilsay Kuruç’a verilirken, eser ödülleri ise Tülay Gencer, Ertuğrul Meşe ve Ateş Uslu’nun oldu. Ödül töreni öncesinde Doğan Avcıoğlu ve fikirlerinin konuşulduğu bir de panel düzenlendi.
Hasan Polatkan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen Doğan Avcıoğlu Ödülü ve Paneline; Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, Kültür Eski Bakanı Ercan Karakaş, Uluç Gürkan, Orhan Gökdemir, Tekin Yayınevi Genel Yayın Koordinatörü Elif Akkaya Deniz Hakyemez, Tolga Gürakar, Prof. Dr. Bilsay Kuruç, Ateş Uslu’nun yanı sıra akademi, edebiyat ve siyaset dünyasından çok sayıda isim katıldı. Doğan Avcıoğlu Ödülü ve Paneline Eskişehirliler de yoğun ilgi gösterdi.
“TÜRKİYE’NİN AYDINLIK GELECEĞİNİ BİRLİKTE PLANLAYALIM”
Doğan Avcıoğlu Ödülü ve Panelinin açılış konuşmasını yapan Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, “Tekin Yayınevi’nden Elif Akkaya ile Doğan Avcıoğlu konusunu konuşmaya başladığımız anda, hemen harekete geçerek, bu işi planladık. Benim gençliğimde de Doğan Avcıoğlu’nun ciddi anlamda okunurluğu vardı, bugün de Doğan Avcıoğlu’nun düşüncelerine ve o düşünceleri tartışmaya ihtiyacımız var. 50, 60 yıl önce Türkiye’nin sorunları ne ise bugün de çok farklı değil. Çok şeyi değiştirememiş; çok büyük hamleler, yenilikler yapamamışız. Sebebi, belki de Doğan Avcıoğlu’nu anlayamamamız ve onu anlatamamamızdır. O nedenle Doğan Avcıoğlu’nun arşivini, Türk aydınlarına, demokratlarına ve bilim insanlarına açılması gerektiğini düşündük; bu nedenle de Odunpazarı’nda tarihi bir konağı restore ederek Doğan Avcıoğlu Kütüphanesi’ne dönüştürdük ve Avcıoğlu’nun fikirlerinin yarınlara ulaşması için de sosyal bilimler alanında bu ödülü düzenledik. Ben hem Avcıoğlu’nun ailesine hem de Tekin Yayınevi’ne çok teşekkür ediyorum. Bunun Odunpazarı’nda gerçekleştirilmiş olması Odunpazarlılar ve Eskişehirliler için büyük bir kazançtır. Daha kolay ulaşma ve daha kolay ulaşma fırsatı tanıyor. Sadece dünü tartışmayacağız, yarını nasıl biçimlendireceğiz, onun da buradan filizlenmesi gerekiyor. O nedenle, bundan sonra her yıl sosyal bilimler alanında ‘Doğan Avcıoğlu Ödülleri’ni gerçekleştireceğiz. Türkiye’nin aydınlık geleceğini birlikte planlayalım. Doğan Avcıoğlu, Türkiye’de önemsenmesi gereken insanlardan birisi. Bunu Eskişehirlilere ve Türkiye’ye hatırlatmaktan büyük bir onur duyuyorum” dedi.
DOĞAN AVCIOĞLU DÜN, BUGÜN VE YARIN YAKLAŞIMI İLE GELECEĞE IŞIK TUTUYOR
Doğan Avcıoğlu Ödülü ve Panelinin açılışında konuşan Uluç Gürkan, konuşmasına İlhan Selçuk’un Doğan Avcıoğlu’nun ardından söylediği “Devrimciler ölmez. Ruhları birbirlerinin içine geçer. Birbirlerinin gözlerine bakarlar, birbirlerini sevecenlikle, yürekleriyle anarlar” sözleri ile başladı. “Bizi, Doğan Avcıoğlu’nu yüreklerimizle anmak, onun bize geçmiş olan ruhunu keşfetmek fırsatını verdikleri için Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt ile Tekin Yayınevine şükranlarımı sunmak istiyorum” diyen Uluç Gürkan, Doğan Avcıoğlu’nun herhangi bir geçmiş zaman düşünürü, aydını ve yazarı olmadığını söyledi. Doğan Avcıoğlu’nun tarihte bir anı olarak belleklerde zamanı geldiğinde hatırlanacak bir kişi olmadığının altını çizen Gürkan, Avcıoğlu’nun yapıtları, düşünceleri ve öngörülerinin bugün hala güncel olduğunu vurguladı. Avcıoğlu’nun Türkiye’nin Düzeni kitabına alt başlık olarak eklediği dün, bugün, yarın yaklaşımı ile geleceğe ışık tuttuğunu belirten Gürkan, “Bu açıdan Kazım Kurt Başkanıma ve Elif Akkaya’ya Doğan Avcıoğlu’nu anmanın bir nostalji, bir geçmiş zaman özlemi olmaktan öteye; bugünden geleceğe taşınması için attıkları adıma tekrar tekrar teşekkür ediyorum” dedi.
DOĞAN AVCIOĞLU’NUN FİKİRLERİNİ ANLATTILAR
Açılış konuşmalarından sonra senaryosu Orhan Gökdemir’e ait olan Doğan Avcıoğlu’nun anlatıldığı bir belgesel gösterimi yapıldı. Ardından da Doğan Avcıoğlu paneline geçildi. Moderatörlüğünü Tekin Yayınevi Genel Yayın Koordinatörü Elif Akkaya’nın yaptığı panelin konuşmacıları ise Uluç Gürkan, Ercan Karakaş, Orhan Gökdemir, Deniz Hakyemez ve Tolga Gürakar oldu. Konuşmacılar panelde Doğan Avcıoğlu ve O’nun düne, bugüne ve yarına ışık tutan fikirlerini anlattı.
ÖDÜL TÖRENİ YAPILDI
Panelin hemen ardından da Doğan Avcıoğlu Ödül Töreni geçekleştirildi. Bu yıl ilki gerçekleştirilen Doğan Avcıoğlu Ödüllerinin ilk onur ödülü, “Prof. Dr. Bilsay Kuruç”a verildi. Ödülünü Başkan Kurt’un takdim ettiği Kuruç, Başkan Kurt ve Elif Akkaya’ya böyle bir organizasyonu gerçekleştirdikleri için teşekkür etti. “Bu beni onurlandıran bir ödül” diyen Kuruç, bu ödülün hem heyecanlandıran hem de düşündüren bir ödül olduğunu ifade etti. “Uluç Gürkan’ın işaret ettiği gibi ‘Geçmişi nostalji ile değil de taşıdığı birikimle bize ulaşan değerleri ile düşünmeliyiz diyen bir ödül. Doğan Avcıoğlu için temel olan düşünmektir. Yani Aklın, aktif halidir, ama ileri hareket yaratan düşünmek. İleri hareket yaratan düşüncedir, bir bilgi yığını üzerinde düşünmek değildir. Doğan Avcıoğlu’nun eserlerini okuduktan, kendisini dinledikten ve kendisini düşündükten sonra; bulacağımız nokta düşünmek ve düşünceyi yaratmaktır. Esas mesele buradan başlıyor” dedi. Cumhuriyet düşüncesinin neden bütünlük taşıdığını Doğan Avcıoğlu’nun gösterdiğini belirten Kuruç, Avcıoğlu’nun Cumhuriyet’in özünü, diyalektiği, ileri hareketi keşfetmiş bir isim olduğunun altını çizdi. Kuruç, “1960-1980’de toplumun yaratıcı güçleri yani işçi sınıfı ve Cumhuriyetçiler, tarihin akışıyla aralarında kurdukları, elle tutulan ama sözle ifade edilmeyen ittifakta nasıl toplumun kaderini değiştirme noktasına gelmişler ise ve ancak zorla, sınıfsal vesayet ile durdurulmuşlarsa; nasıl o sınıfsal vesayet son 40 yılda müttefiklerini deniz aşırı yerlerden ve içeriden bularak karşı devrimini çoğaltmışsa, ama hiçbir bütünlük yaratamıyorsa; o zaman sıra Doğan Avcıoğlu’nun ileri hareketi yaratacak olan düşüncesindedir. İşte bizi buraya bunun için getirdiğiniz ve beni de onurlandırdığınız için özellikle teşekkür ederim” diye konuştu.
DOĞAN AVCIOĞLU KÜTÜPHANESİ’NİN ODUNPAZARI’NDA OLMASI ÇOK ANLAMLI
Doğan Avcıoğlu Ödüllerinin eser sahipleri ise Tülay Gencer, Ertuğrul Meşe ve Ateş Uslu’nun oldu. Gencer’e ödülünü Avcıoğlu ailesi adına Gülseli Yurteri takdim etti. Ödülünü alan Gencer, konuşmasında şu sözlere yer verdi: “Doğan Avcıoğlu’nun ismi en çok bir kütüphaneye yakışırdı. Bugün bir kütüphane ile Doğan Avcıoğlu’nun ismi hem cisimleşecek hem yaşayacak. Ben bu haber basına düştüğünde çok heyecanlanmış ve sevinmiştim. Kendime neden Eskişehir, Odunpazarı diye de sormuştum. Aslında onun da cevabını buraya gelince anlamış oldum. Doğan Avcıoğlu ismi, bence Eskişehir’e ve özellikle de Odunpazarı’na çok yakıştı, çünkü Eskişehir’de yürürken her yerin afişlerle dolu olduğunu fark ettim. Sanki Eskişehir’de hiç bitmeyen bir kültür sanat faaliyeti varmış gibi, Odunpazarı da sanki bu kültür sanat kısmında motor görevi görüyormuş gibi. Dolayısı ile Doğan Avcıoğlu Kütüphanesi’nin Odunpazarı’nda olmasını çok anlamlı. Buna sebep olan Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt’a ve Elif Akkaya’ya teşekkür ediyorum. Doğan Avcıoğlu geçmişle gelecek savları nedeniyle ilgilendi. Doğan Avcıoğlu, her zaman tutarlı bir Kemalistti. Kalkınmacı, Kemalist bir yaklaşımla geleceği kurgulamaya çalıştı, umarım bu kütüphane ve adına her yıl verilecek olan ödüller yeniden bir tartışma platformu yaratır.”
Ödül alan bir diğer isim de Ertuğrul Meşe oldu. Meşe, sağlık sorunları nedeniyle ödül törenine katılamadı. Ertuğrul Meşe’nin ödülünü alan Elif Akkaya, Meşe’nin mesajını iletti. Meşe mesajında şu ifadelere yer verdi:“ Türkiye'nin laik, sosyal devlet anlayışını ve tam bağımsızlığını kendine dert edinen değerli bir entelektüelin adına düzenlenen bu ödülün doktora tezime verilmiş olması beni onurlandırmaktadır. Bu etkinlikte emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyorum.”
GÜNÜMÜZ ELEŞTİREL SOSYAL BİLİMCİLERİNİN AKEDEMİNİNİN KALIBINA SIĞMAYAN KAMUSAL AYDINLARIN TEŞVİKİNE İHTİYACI VAR
Ateş Uslu’ya ödülünü Uluç Gürkan takdim etti. Ödülünü alan Ateş Uslu, “Doğan Avcıoğlu’nun iç ve dış sömürü çarklarını kırmak üzerine bir çağrısı vardı. Aslında hayat boyunca bütün etnikliği de iç ve dış sömürü çarklarını deşifre etmek, kodlarını aramak, mekanizmasını bulmak ve bunları kırmak üzerine stratejiler önermek üzerine kuruluydu. Biz onun önerdiği stratejileri tek tek ya da bütünüyle eleştirebiliriz veya günümüzde bunlardan etkilenebiliriz. Doğan Avcıoğlu külliyatı imkan ve sınırlılıkları üzerine düşünmek hala çok güncel, ama iç ve dış sömürü çarklarını açık kılmak; daha iyi bir dünyanın ve Türkiye’nin inşası için çabalamak 2022’de eleştirel sosyal bilimciler önünde görev olarak duruyor. Sınıfsal sömürü, toplumsal cinsiyet tahakkümü ve emperyalist tahakküm bütün bunlar hala karşımızda deşifre edilmesi ve üzerine konuşulması gereken şeyler olarak duruyor. Doğan Avcıoğlu bir sosyal bilimci ve bir entelektüeldi. Ama akademinin sınırlarına da hiçbir zaman sığmamıştı. Bir akademisyen değildi. Bu da bize şunu gösteriyor; günümüzde eleştirel sosyal bilim yapmak sadece akademisyenlerin işi gibi görünüyor. Halbuki Doğan Avcıoğlu dönemine bakıyoruz, yalnız değildi ve onun gibi pek çok kamusal entelektüel ve aydın vardı. Aslında eleştirel akademini enerjisini de onlar sağlıyordu. Günümüzün eleştirel sosyal bilimcilerinin de akademinin kalıbına sığmayan böyle kamusal aydınların teşvikine ihtiyacı var. Bu ödüller Türkiye’deki eleştirel sosyal bilimcilerin geleceği için önemli bir dönüm noktası olabilir. Bu tarz ödüller bize güç veriyor. Tam da bu nedenle ödül jürisine, Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt’a ve Elif Akkaya’ya teşekkür diyorum” dedi.